Susmak ve Konuşmak
Aslında yaşadığımız bir çok üzücü olayın gerisine baktığımızda, bastırılmış duygularla ilgili sebepler bulabiliriz. Bu durumu bir cümle ile özetlersek, hissettiğimiz gibi davranmıyoruz, davranamıyoruz. Bizce bu durumun birkaç sebebi var:
– Alışkanlıklar. Bir kere, duygularımızı bastırınca sorunların ve olumsuzluklarının ortadan geçici olarak kalktığını görmemiz yeterli oluyor bu alışkanlığı edinmemize.
– Kendi anne, baba ve yakın çevre örneklerini evliliğimizde uygulamamız.
– Kişilik yapımızın duygularımızı bastırmaya müsait olması.
– Eşimizin anlayışsız tutumları. Maalesef, eşlerden biri duygularını ifade etmeye çalıştığında her seferinde susturuluyor, duyguları önemsenmiyor ve küçümseniyorsa zamanla duygularını bastırmayı tercih eder hale geliyor.
– Eşimizin ilgisini ve bizimle ilgili olumlu düşüncelerini kaybetme korkusu da hissettiğimiz gibi davranmamızı engelliyor bazen. İdare eden, sessiz kalan, duygusal yönden fazla talepte bulunmayan eşler takdir edilir, övülür. Dikkat ederseniz bu durum toplumsal bir kabul bile görmüştür. Hatta, ağzı var dili yok diye bir tabir de kullanılır bu tip insanlar için. Doğal olarak bu toplumsal kabul karşısında evlilikte de susmanın can kurtaran simidimiz olduğunu düşünürüz çoğumuz. Susmak ama ne zaman? Ne zaman susmamız gerektiğini biliyor muyuz? Maalesef! Bir çoğumuz evliliklerimizde susmamız gereken yerde konuşuyor, konuşmamız gereken yerde de susuyoruz.
Gerektiğinde susmak büyük bir erdemdir elbette ve insanlar bunu çok zor başarır. Tepki ifade eden, karşımızdakini kırıcı, eleştirici, rencide edici sözlerimizden vazgeçmeyiz ve sürekli gerekli gereksiz konuşuruz nedense. “Söyledim kurtuldum, içimi döktüm rahatladım”, mantığıdır aslında işleyen.
Eşinizle ilişkilerinizde de aynı mantık işliyorsa kafa, göz yaran bir sürü söz ve davranıştan başka bir iletişiminiz yok demektir. Şu halde ne zaman konuşacağımızı ve ne zaman susacağımızı iyi bilmemiz gerekiyor.
– Duygularınızı ifade etmek ve anlaşılmak istediğinizde, uygun bir dille ve eşinizin durumunu da göz önünde bulundurarak, konuşun.
– Tepkisel davranacağınızı ve konuşacağınızı tahmin ettiğiniz, kızgın ve öfkeli durumlarda konuşmayın.
-Susun, -sakinleşin, -uygun yer, -zaman ve -durumda, fırsatı değerlendirin ve eşinizle sorununuzu konuşun.
Sevgili hanımlar ve değerli beyler iletişim gönüllü ve istekli olmayı gerektirir. Hayatta her şeyinizi paylaştığınız eşiniz bunu fazlasıyla hak ediyor.
Şimdi soralım ve sizde kendinize cevap verin lütfen:
Eşinizin evle ilgili sorumluluklarını ihmal ettiğini mi düşünüyorsunuz?
Eşinizin anne babanıza karşı ilgisiz olması sizi kırıyor ve rahatsız mı ediyor?
Çocukların eşinizin ilgisine ihtiyaçları olduğunu, eşinizin anlamasını mı istiyorsunuz? Eşinizin, çocuklar ve işlerinden dolayı size özel ilgi göstermediğinden mi şikayetçisiniz?
Eşinizin bilinçsiz harcamaları sizi fazlasıyla yıpratıyor ve sinirlendiriyor mu?
Peki eşinizle bu sorunları konuşmak için neyi bekliyorsunuz?
Her şeyin kızıştığı, sinirlerinizin bozulduğu, olayın en yoğun şekilde yaşandığı anda sarf ettiğiniz eleştiri ve olumsuz ifadelerle dolu cümleler duygularınızı anlatmadığı gibi iletişiminizi de kopma noktasına getirebilir.
Lütfen dikkat! Diken tohumları ekilen yerde güller açmaz. Evlilikle diktiğiniz gül fidanının güzel kokusunu duymak istiyorsanız, haydi iş başına diyoruz…
Gül fidanınız sevgi, ilgi ve bakım istiyor.
Son yorumlar