Diyet sağlıklı beslenmeyle olur
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Diyetisyen Zehra Akören sağlıklı zayıflama diye bir kavramın olmadığının altını çizerek ekliyor: “Bu yanlış kullanılan bir deyimdir. Oysa doğrusu sağlıklı beslenmedir.”
Zayıflamak için genellikle ilk yapılan şey hızlı ve popüler diyetlere başvurmak oluyor. Genellikle yapılan bu üç günlük, bir haftalık hızlandırılmış diyetlerden sonra kilo veriliyor ; sonrasında ise fazlasıyla geri alınıyor. Çünkü vücut bu tip diyetlere tepki gösteriyor.
Diyetisyen Zehra Akören; hızlı zayıflama reçetelerinin tamamen “hayal satmak” olduğunu vurguluyor. Akören; diyet kavramının negatif mesaj verdiğini “Sağlıklı zayıflama yerine Sağlıklı Beslenme kavramının yerleşmesi gerektiğini” ilave ediyor.
İnsan yaşam tarzını ve beslenme düzenini rayına oturttuğu zaman zaten kendiliğinden kilo verecektir diyen Akören konuyu şöyle anlatıyor:
“Bunun için özel bir çaba sarf etmeye, kronik diyetlere girilmesine hiç gerek yoktur. Bize gelen bireylere: Birçok yiyecekten kendinizi mahrum etmenize hiç gerek yok, her şeyi yiyebilirsiniz ama ne zaman ve ne kadar yiyeceğinizi çok iyi bilmelisiniz diyorum. Eğer kan şekerinizi çok düşürdükten sonra oturup bir tabak makarna yerseniz o size yağ olarak geri dönecektir. Ama az az, sık sık beslendiyseniz yediğinizi yakarsınız.” VÜCUT SOBA GİBİDİR Toplumun pek çok kesiminde yapılan diyet hatalarına karşı Akören, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Öncelikle uyku saatimize dikkat edeceğiz. Çünkü vücudumuzdan salgılanan enzimlerin , sağlıklı çalışması için uyku çok önemli. İkinci faktör boşaltım. Vücudumuz 37 derecede çalışan bir soba gibidir. Önce sobanın altını temizlersiniz iyi yansın diye. Biz de sabah kalkınca boşaltım yaparsak vücut sistemimizi temizleriz. Üçüncü olarak da günde 6 ya da 8 öğün beslenmeye özen göstereceğiz ve su içeceğiz. Soba örneğinde olduğu gibi sobaya sık sık kaliteli odun atarsanız soba iyi yanar, Yaş ağaç atarsanız soba iyi yanmaz. Yani az az , sık sık metabolizmayı sürekli uyararak yemek yenirse, bol su içilirse, uyku kalitesi ve süresine dikkat edilirse sağlıklı zayıflama olur.”
Diyetisyen Zehra Akören, çoğu kişinin zayıflamayı bir saplantı haline getirdiğini vurgulayarak, sağlıklı zayıflama yerine sağlıklı beslenme konusuna geçildiğinde bu kişilerin rahatlayacağını söylüyor. Akören; kilolara bir problem gibi bakmak ve kaygılanmak yerine, sağlıklı çözüme odaklanmak gerektiğinin altını çiziyor:Sağlıklı beslenmek farkında olmadan yapılan bir eylem olmalı,bu bilinç kazanılmalıdır. Bu bilinci kazanmak anne karnından başlar. Her bireyin kendine özen göstermesi ,toplumsal sağlık olarak geri dönecek ve sağlık harcamalarını azaltacaktır.” SIK SIK BESLENİLMELİDİR Akören sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunda şu bilgileri veriyor:
“Bir kere saat 8.30’a kadar kahvaltının mutlaka yapılmış olması gerekir. Kahvaltı bittikten sonra alınan yiyeceklerin sindirimi yenilen besinin çeşidine göre 2 ile 4 saat arasında değişir. Yani ortalama 3 saat sonra sobaya tekrar bir odun atılmalı. Saat 10 gibi bir ara öğün, sonra 12-13 gibi öğle yemeği, öğleden sonra 3-5 gibi de ara öğün yenmelidir. Akşam yemeğinin ise 19.30 ‘a kadar yenmesi lazım. Çünkü akşam saatlerinde artık metabolizma kendisini uykuya hazırlıyor. Eğer siz o saatlerde yani geç saatlerde yemek yiyecek olursanız onu vücudunuza yağ olarak depolarsınız. Zehra Akören, televizyon karşısında atıştırmanın da sakıncalı olduğuna değiniyor. “Gün içerisinde kan şekerini düşürmeden beslendiyseniz gece canınız bir şey istemez. Ama siz; gün içerisinde öğünleri yemeden geçiştirdiyseniz o açığı o saatlerde televizyon seyrederken kapatmak için uğraşırsınız. Televizyon seyretmek gazete okumak gibidir. O sırada bir şey yenmemelidir. Ya da yemek yerken yemeğe konsantre olmak gerekir. Yemek yerken televizyon seyredilmemeli ,yenen yemeğe konsantre olunmalıdır. “ POPÜLER DİYETLER HAYAL Piyasada bilinen pek çok popüler diyetin kandırmaca olduğunu vurgulayan Akören, “Ben bunları hayal satmak olarak nitelendiriyorum. Herkesin metabolizması farklı. Hızlı ve aşırı kilo vermek çok tehlikeli olabilir. Çünkü kilo verirken vücut kalp kasını kullanıyor. Dolayısıyla vücut ani kilo vermelerde kalp krizine davetiye çıkartıyor. Bu kilolar zaten daha sonra iki misli olarak geri alınır. Sağlıklı beslenmenin ağız ile mide arasında değil ,ağız ile zihin arasında olduğunu bilirsek zaten bir sorun kalmaz.
Ayrıca düşük kalorili rejimler sağlık açısından çok zararlı. Bin kalorinin altında tehlike sınırına giren diyet reçeteleri sunuluyor. 800 kalorinin altındaki diyetler sadece yatan hastalara verilir. Kalori düştükçe vücut aldığı kaloriyi koruma durumuna geçer. Yani kaloriyi düşürdükçe zayıflama diye bir şey yok. Tam tersine vücudun 40 çeşit besine ihtiyacı olduğu için her bir hücre aldığı gıdayı koruma durumuna geçer gizli açlık olur ve depolama olur. Doğrusu kişilerin ; bazal metabolizmalarını bilmeleri bunun 400-500 kalori altında kalori almalarıdır. Ama asıl önemlisi hareketi artırarak “ye, yak, boşalt” sisteminin çalıştırılmasıdır.
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’ne kilolarından şikâyetçi bir kişi geldiğinde kendisine önce “sakin ol” dediğini belirten Zehra Akören, “Çünkü panik halinde geliyorlar. Önce bu telaştan, panikten kurtulmaları gerektiğini anlatıyorum ve gelen kişinin beslenme alışkanlıklarına, kullandığı ilaçlara, günlük yaşamdaki hareket miktarına bakıyoruz. Analiz cihazı ile yağını, suyunu, metabolizmasını, biyolojik yaşını çıkartıp ona uygun bir beslenme programı veriyoruz. Sonra da periyodik kontrollere çağırıyoruz. Demin de altını çizdiğimiz gibi normal bir insan için, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenildiğinde , biyoloji dengeye girdiği için birçok şey düzelecek ve her şey yoluna girecektir” diyor. Şehir yaşamı kiloları da artırıyor
Şimdi ki yaşam tarzı, ilk insanların yaşam tarzında olduğu gibi bahçe ile tarım ile uğraşan bir yaşam tarzı değil. Biz kısıtlanmış bir yaşam tarzı yaşıyoruz. Apartmanlar, asansörler kalp ve damar hastalıklarına davetiye çıkartıyor. Mesela çok eski kitaplara baktığınız zaman insan ömrünün 150–200 yıl olduğunu görüyoruz. Sonra bu 70’li yaşlara indi. Son dönemde yine bir artış eğiliminde. Çünkü yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı fark edildi. Şehirde yaşayanlarda şehrin çevresine ve köylere dönüş başladı. Yiyeceklerimiz mümkün olduğunca organik olmalı,bedensel olarak hareket halinde olmalı ve temiz havada yaşamalıyız . Aklı ve imkanı olan sağlığı için bir an önce köyüne geri dönmeli, özellikle emekliler şehir yaşamını tercih etmemeliler.
DİYET VE SAĞLIKLI BESLENME
Diyet sağlıklı beslenmeyle olur
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Diyetisyen Zehra Akören sağlıklı zayıflama diye bir kavramın olmadığının altını çizerek ekliyor: “Bu yanlış kullanılan bir deyimdir. Oysa doğrusu sağlıklı beslenmedir.”
Zayıflamak için genellikle ilk yapılan şey hızlı ve popüler diyetlere başvurmak oluyor. Genellikle yapılan bu üç günlük, bir haftalık hızlandırılmış diyetlerden sonra kilo veriliyor ; sonrasında ise fazlasıyla geri alınıyor. Çünkü vücut bu tip diyetlere tepki gösteriyor.
Diyetisyen Zehra Akören; hızlı zayıflama reçetelerinin tamamen “hayal satmak” olduğunu vurguluyor. Akören; diyet kavramının negatif mesaj verdiğini “Sağlıklı zayıflama yerine Sağlıklı Beslenme kavramının yerleşmesi gerektiğini” ilave ediyor.
İnsan yaşam tarzını ve beslenme düzenini rayına oturttuğu zaman zaten kendiliğinden kilo verecektir diyen Akören konuyu şöyle anlatıyor:
“Bunun için özel bir çaba sarf etmeye, kronik diyetlere girilmesine hiç gerek yoktur. Bize gelen bireylere: Birçok yiyecekten kendinizi mahrum etmenize hiç gerek yok, her şeyi yiyebilirsiniz ama ne zaman ve ne kadar yiyeceğinizi çok iyi bilmelisiniz diyorum. Eğer kan şekerinizi çok düşürdükten sonra oturup bir tabak makarna yerseniz o size yağ olarak geri dönecektir. Ama az az, sık sık beslendiyseniz yediğinizi yakarsınız.”
VÜCUT SOBA GİBİDİR
Toplumun pek çok kesiminde yapılan diyet hatalarına karşı Akören, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Öncelikle uyku saatimize dikkat edeceğiz. Çünkü vücudumuzdan salgılanan enzimlerin , sağlıklı çalışması için uyku çok önemli. İkinci faktör boşaltım. Vücudumuz 37 derecede çalışan bir soba gibidir. Önce sobanın altını temizlersiniz iyi yansın diye. Biz de sabah kalkınca boşaltım yaparsak vücut sistemimizi temizleriz. Üçüncü olarak da günde 6 ya da 8 öğün beslenmeye özen göstereceğiz ve su içeceğiz. Soba örneğinde olduğu gibi sobaya sık sık kaliteli odun atarsanız soba iyi yanar, Yaş ağaç atarsanız soba iyi yanmaz. Yani az az , sık sık metabolizmayı sürekli uyararak yemek yenirse, bol su içilirse, uyku kalitesi ve süresine dikkat edilirse sağlıklı zayıflama olur.”
Diyetisyen Zehra Akören, çoğu kişinin zayıflamayı bir saplantı haline getirdiğini vurgulayarak, sağlıklı zayıflama yerine sağlıklı beslenme konusuna geçildiğinde bu kişilerin rahatlayacağını söylüyor. Akören; kilolara bir problem gibi bakmak ve kaygılanmak yerine, sağlıklı çözüme odaklanmak gerektiğinin altını çiziyor:Sağlıklı beslenmek farkında olmadan yapılan bir eylem olmalı,bu bilinç kazanılmalıdır. Bu bilinci kazanmak anne karnından başlar. Her bireyin kendine özen göstermesi ,toplumsal sağlık olarak geri dönecek ve sağlık harcamalarını azaltacaktır.”
SIK SIK BESLENİLMELİDİR
Akören sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunda şu bilgileri veriyor:
“Bir kere saat 8.30’a kadar kahvaltının mutlaka yapılmış olması gerekir. Kahvaltı bittikten sonra alınan yiyeceklerin sindirimi yenilen besinin çeşidine göre 2 ile 4 saat arasında değişir. Yani ortalama 3 saat sonra sobaya tekrar bir odun atılmalı. Saat 10 gibi bir ara öğün, sonra 12-13 gibi öğle yemeği, öğleden sonra 3-5 gibi de ara öğün yenmelidir. Akşam yemeğinin ise 19.30 ‘a kadar yenmesi lazım. Çünkü akşam saatlerinde artık metabolizma kendisini uykuya hazırlıyor. Eğer siz o saatlerde yani geç saatlerde yemek yiyecek olursanız onu vücudunuza yağ olarak depolarsınız. Zehra Akören, televizyon karşısında atıştırmanın da sakıncalı olduğuna değiniyor. “Gün içerisinde kan şekerini düşürmeden beslendiyseniz gece canınız bir şey istemez. Ama siz; gün içerisinde öğünleri yemeden geçiştirdiyseniz o açığı o saatlerde televizyon seyrederken kapatmak için uğraşırsınız. Televizyon seyretmek gazete okumak gibidir. O sırada bir şey yenmemelidir. Ya da yemek yerken yemeğe konsantre olmak gerekir. Yemek yerken televizyon seyredilmemeli ,yenen yemeğe konsantre olunmalıdır. “
POPÜLER DİYETLER HAYAL
Piyasada bilinen pek çok popüler diyetin kandırmaca olduğunu vurgulayan Akören, “Ben bunları hayal satmak olarak nitelendiriyorum. Herkesin metabolizması farklı. Hızlı ve aşırı kilo vermek çok tehlikeli olabilir. Çünkü kilo verirken vücut kalp kasını kullanıyor. Dolayısıyla vücut ani kilo vermelerde kalp krizine davetiye çıkartıyor. Bu kilolar zaten daha sonra iki misli olarak geri alınır. Sağlıklı beslenmenin ağız ile mide arasında değil ,ağız ile zihin arasında olduğunu bilirsek zaten bir sorun kalmaz.
Ayrıca düşük kalorili rejimler sağlık açısından çok zararlı. Bin kalorinin altında tehlike sınırına giren diyet reçeteleri sunuluyor. 800 kalorinin altındaki diyetler sadece yatan hastalara verilir. Kalori düştükçe vücut aldığı kaloriyi koruma durumuna geçer. Yani kaloriyi düşürdükçe zayıflama diye bir şey yok. Tam tersine vücudun 40 çeşit besine ihtiyacı olduğu için her bir hücre aldığı gıdayı koruma durumuna geçer gizli açlık olur ve depolama olur. Doğrusu kişilerin ; bazal metabolizmalarını bilmeleri bunun 400-500 kalori altında kalori almalarıdır. Ama asıl önemlisi hareketi artırarak “ye, yak, boşalt” sisteminin çalıştırılmasıdır.
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’ne kilolarından şikâyetçi bir kişi geldiğinde kendisine önce “sakin ol” dediğini belirten Zehra Akören, “Çünkü panik halinde geliyorlar. Önce bu telaştan, panikten kurtulmaları gerektiğini anlatıyorum ve gelen kişinin beslenme alışkanlıklarına, kullandığı ilaçlara, günlük yaşamdaki hareket miktarına bakıyoruz. Analiz cihazı ile yağını, suyunu, metabolizmasını, biyolojik yaşını çıkartıp ona uygun bir beslenme programı veriyoruz. Sonra da periyodik kontrollere çağırıyoruz. Demin de altını çizdiğimiz gibi normal bir insan için, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenildiğinde , biyoloji dengeye girdiği için birçok şey düzelecek ve her şey yoluna girecektir” diyor.
Şehir yaşamı kiloları da artırıyor
Şimdi ki yaşam tarzı, ilk insanların yaşam tarzında olduğu gibi bahçe ile tarım ile uğraşan bir yaşam tarzı değil. Biz kısıtlanmış bir yaşam tarzı yaşıyoruz. Apartmanlar, asansörler kalp ve damar hastalıklarına davetiye çıkartıyor. Mesela çok eski kitaplara baktığınız zaman insan ömrünün 150–200 yıl olduğunu görüyoruz. Sonra bu 70’li yaşlara indi. Son dönemde yine bir artış eğiliminde. Çünkü yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı fark edildi. Şehirde yaşayanlarda şehrin çevresine ve köylere dönüş başladı. Yiyeceklerimiz mümkün olduğunca organik olmalı,bedensel olarak hareket halinde olmalı ve temiz havada yaşamalıyız . Aklı ve imkanı olan sağlığı için bir an önce köyüne geri dönmeli, özellikle emekliler şehir yaşamını tercih etmemeliler.
Son yorumlar