Bozcaada, Çanakkale – Tanıtımı – Hakkında Bilgi
Bozcaada (Yunanca: Τένεδος, Tenedos), Türkiye’nin 3. büyük adası, bu ada üzerinde yer alan, Çanakkale iline bağlı ilçe.
Adanın (ve ilçenin) yüzölçümü 40 km², anakaraya uzaklığı 6 km’dir. Resmi nüfusu 2.543 olup, kışları 1.000 civarına düşer, yazları ise 5.000’e çıkar.
İktisat
Şarap üretimi, balıkçılık ve özellikle 1990’lardan itibaren turizm başlıca iktisadi etkinliklerdir.
Bozcaada, şaraplık üzümleri ve şaraplarıyla ünlüdür. Adanın büyük kısmı bağlarla kaplıdır. Az miktarda tahıl, baklagiller ve meyve yetiştirilir.
Haziran 2000’de Batı Burnu civarında 10.2 MW gücünde 17 türbinden oluşan bir rüzgâr enerjisi santrali kurulmuştur. Kurulduğu tarih itibariyle adanın enerji ihtiyacının yaklaşık 30 kat fazlasını karşıladığından, karaya elektrik iletmektedir. Turizme zarar vermemek amacıyla santralin ürettiği elektrik yeraltı kablolarıyla aktarılmaktadır.
Adada yetişen gelincik çiçeklerinden az miktarda üretilen şerbet ve reçeller daha çok turistlere satılır.
Turizm
Ayazma plajı, ince kumu ve uzunluğu nedeniyle önemlidir. Bunun dışında da çeşitli kumsallar vardır. 26-27 Temmuz tarihlerinde geleneksel bağbozumu şenlikleri yapılır. Bozcaada Kalesi ve kasabasının eski evleri de turistik açıdan ilgi çekicidir.
Ada kıyıları balıklar için doğal bir sığınak ve üreme bölgesidir. Bu yüzden ada etrafında trolle avlanma yapılamaz. Amatör balıkçılar tarafından büyük rağbet görmektedir.
Adada konaklamak için en ucuz ve yaygın imkân pansiyonlardır. Gerek Türk gerekse Rum mahallelerindeki tarihi evler adalı aileler tarafından turistlere kiralanır. Küçük oteller de vardır.
Tarih
Adanın tarihine Çanakkale Boğazı’nın girişindeki önemli stratejik konumu damgasını vurdu.
Yunanlılar Troya Savaşı sırasında o zaman ki Bozcaada’daki bir liman olan Aulis’i üs olarak kullanmışlardır.
Tenedos adı Herodot’un yazılarında sık sık geçmektedir. Antik çağ’da Midilli adasında oturan Aiolya halkının bir kısmının buraya yerleştiği tahmin edilmektedir.
Ada, İyonya ayaklanmasından sonra önce Perslerin sonra Romalıların egemenliğine girdi. Roma İmparatorluğunun parçalanmasından sonra Bizans İmparatorluğu sınırları içinde kaldı.
Türklerin adayla ilk bağlantısı, Aydınoğlu Umur Bey’in İzmir’i fethettikten sonra 1328’de 8 gemilik bir filosuyla Bizans yönetimindeki Bozcaada’ya gelerek yağmalaması olmuştur.
Bu dönemde Venedik ve Cenevizliler, ticari faaliyetlerine yararlı olacağı düşüncesiyle adayı ele geçirmek için bir rekabet içine girdiler. 1377’de Bizans İmparatoru, askeri yardım karşılığında adayı Venedik’e verdi. Ceneviz’in buna tepki göstermesi üzerine Venedik ile aralarında çatışma başladı. İki devlet 1381’de Torino’da bir antlaşma yaparak adayı boşaltmaya ve tarafsız bölge olmasına karar verdiler. Venedikliler bu antlaşma uyarınca ada halkını tümüyle boşalttılar ve Girit’teki Kandiye kentine taşıdılar.
Ada uzun süre boş kaldı. İspanyol seyyah Clavijo, 1403’te Bozcaada’ya geldiğinde üzüm bağları, meyve ağaçları, tavşanlar ve büyük bir kalenin yıkıntılarıyla karşılaştı, ancak yerleşik kimse bulamadı.
Fatih Sultan Mehmet döneminde 1455 yılında Gökçeada (İmroz) ile birlikte fethedilen ada, Osmanlı donanmasının ikmal üssü olarak kullanıldı. Bunun üzerine Venedikliler adaya tekrar asker çıkardılar. 1464’te Mahmut Paşa, adayı tekrar Osmanlı topraklarına kattı. 16. yy’da Bozcaada, Piri Reis haritalarında şimdiki ismiyle belirdi.
Girit meselesi dolayısıyla patlak veren 1645-69 Osmanlı-Venedik Savaşı’nda Venedikliler Osmanlı Donanması’nın Girit’i tamamen fethetmeye çalışan kara kuvvetlerine takviye yapmasını engellemek için Çanakkale Boğazı’nın Ege ağzını kapamayı denediler ve bu bağlamda 1656 yılında Bozcaada’yı almaya muvaffak oldular. Ancak hemen ertesi yıl toparlanan Türk donanması adayı tekrar Osmanlı topraklarına kattı.
1683 yılındaki İkinci Viyana Kuşatması’nı takip eden savaşlar silsilesinde Türk ve Venedik donanmaları Ege Denizi’nde birçok kereler karşı karşıya geldi. Bunların en önemlilerinden biri Bozcaada açıklarında gerçekleşti. Bozcaada Deniz Savaşı olarak bilinen muharebede Osmanlı donanmasını yöneten Mezomorto Hüseyin Paşa, Molino yönetimindeki Venedik donanmasına karşı önemli bir zafer kazandı.
1806-12 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ada 1807 yılında Rusya tarafından işgal edildi, yakıldı ve kalesi tümüyle yıkılıdı. 1842’de II. Mahmut kaleyi yeniden yaptırdı. 1866’da Osmanlıların Cezayir-i Bahr-i Sefid vilayetine bağlı Limni sancağına bağlandı.
Bozcaada Çanakkale Savaşı’nda ada İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından işgal edildi ve lojistik destek için kullanıldı. Bu dönemde müttefik kuvvetler Ayazma Tepesi’nde, Habbele Ovası’nda ve Habbele Tepesi’nde savaş uçakları için üç pist yaptı. Savaş sırasında müttefik askerleri, Bozcaada’da tedavi oldu ve dinlendi.
Bozcaada 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti’ne bırakıldı. Türkler, adayı aynı yılın 23 Eylül günü teslim aldılar.
Bozcaada belediyesi de adanın Türkiye’ye geçmesinin hemen ardından yine 1923’te kuruldu.
Nüfus
Bozcaada’da yerleşim 14.yy’ın son yıllarında adanın tümüyle boşaltılmasıyla kesintiye uğramıştır. 15.yy’ın ortalarında ada Osmanlı yönetimine girdiğinde boş olduğu yönünde belgeler vardır.
20. yüzyıl başında nüfusun yarısından biraz fazlasını Rumlar oluştururken, bugün adada sadece 30 kadar Rum kalmıştır. Bu nüfus azalmasının nedeni olarak Rum azınlığın bir “yıldırma” siyasetiyle kaçırıldığını öne sürenler vardır. Azınlığı yıldıran unsurlar arasında 6-7 Eylül Olayları, Kıbrıs Sorunu, toprakların düşük bedelle kamulaştırılması, Lozan Antlaşması’nda azınlıkların haklarının korunmasına ilişkin maddelere Türk hükümetlerinin uymaması, daha büyük bir Rum toplumu barındıran komşu Gökçeada’daki Rumların göç etmesi sayılmaktadır.
Özellikle, Lozan Antlaşması’nın 14. maddesi uyarınca, adadaki güvenlik güçlerinin yerel halktan müteşekkil olması kuralına Türkiye’nin uymadığı iddia edilmektedir.
Bu iddialara karşılık, Rumlar (belki kısmen) iktisadi nedenlerle göç etmiş olabilirler. Adadan ayrılan Rumlar Türkiye dışına göç etmiştir. Bu göç 1970’ten sonra hızlanmıştır.
Adada faal durumda üç cami ve bir kilise bulunmaktadır.
Muhtelif
Bozcaada, Türkiye’nin köyü olmayan tek taşra (il merkezi dışı) ilçesidir.
Son yorumlar